Prof. Dr. Ender İnci ile Kulak-Burun-Boğaz sağlımız üzerine Sohbetimiz
Herkese merhabalar, yeniden yeni yazımızla sizlerleyiz. Bu hafta ki konuğumuz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Ender İnci Bey. Ender Bey kendi uzmanlığı noktasında KBB adına ,bizimde size faydalı bilgiler içeren konular olan, bir söyleşi yaptı. Lafı daha fazla uzatmadan haydi bu faydalı söyleşiye geçelim:

Ender Bey, Merhabalar. En önemli duyularımızdan biri de “işitme yetimiz”. Günümüz teknolojilerin gelişmesiyle birlikte kulaklık kullanımı toplumumuzda arttı. Bu gibi değişimler KBB bölümü açısından gelen hastaların vakalarının tipleri değişti mi veya gelen hasta sayısı arttı mı?
Önemli bir soru sordunuz. Bende öğrencilerime anlatırken öğrencilerime soruyorum: içinizde bara giden var mı diye. Öğrenciler bana gülüyorlar. Halbuki bu soruyu sorarken sadece bir amacım var. Hoparlörlerin kenarında ses seviyesi desibel olarak 30 desibel civarı. Bunu söylerken bara da gitseniz hoparlörlere uzak durun demek istiyorum. Mesela bugün İstanbul trafiğindeki desibel oranı 80-90 desibel civarında.

Bir kulağa ses ne zamandan itibaren zarar vermeye başlıyor biliyor musunuz? 85 desibelden itibaren. Dolayısıyla biz trafikte bile her gün akustik travmaya maruz kalıyoruz. Dolayısıyla mobil cihazlardan kulaklıklarla müzik dinlediğimiz zaman, özellikle gençler çok yüksek sesle müzik dinliyor, ses desibel olarak 120-130 desibele kadar çıkıyor. Dediğim üzere insan kulağı 80-85 desibelden itibaren zarar görmeye başlıyor. İnsanlar genç bu zararı çok hissetmiyor. Bu etki her gün bizde milimetrik olarak birikiyor. Peki bunun etkisi ne zaman ortaya çıkıyor? İnsanlar 50’li 60’lı yaşlarına geldiğinde bir bakıyorlar yüksek frekanslarda işitme kaybına uğruyorlar.
Peki, gençler bu kulaklıkları ne kadar aralıklarla kullanmalılar?
Kulaklık devamlı kullanılabilir ama düşük ses modun da. Ama dediğimiz gibi bu etki gençleri erken yaşlarda etkilemiyor. Yıllar içinde milimetrik olarak biriken bu etki ilerleyen yaşlarda kendi yaş grubundaki insanlara göre bir işitme eksikliği oluşturuyor. Bizim, prisbi akusi, dediğimiz yaşlanmaya bağlı sinirsel işitme kaybı gözleniyor.

Genelde bizim gibi ülkelerde bu durum 50-60 yaş gruplarında gözlenirken, batı ülkelerin de 60’lı 70’li yaşlarda gözleniyor. Bunu temel sebepleri: çevresel gürültü kirliliği... Mesela Almanya’da trafikte bu kadar gürültü kirliliği yaşamazsınız. İkincisi, yasalarla belirlenmiş kurallara karşı çalışma ortamlarında yüksek sese karşı önlemlerin alınmaması... Üçüncüsü, hastalarımızın çok bilinçsiz ilaç, antibiyotik vs. kullanması... Bunların hepsi kulak üzerinde etki ediyor. Bu etkenlerin hepsi birleştiği zaman bir Avrupalıdan 10-15 sene önce iç kulağımız erken yaşlanıyor.
İşitme kayıplarının tespit edilen en temel kaynakları nelerdir?
İşitme kayıpları nedenleri erişkinlerde ve çocuklarda değişiyor:
Erişkinlerde bizim gördüğümüz en yaygın işitme kaybı nedeni kulak kiri. Bu, dış kulak yolunun ürettiği salgıların dışarı atılamaması durumudur. Bununla beraber dış ve orta kulak iltihabı, kireçlenmeler gibi durumlarda var. Bunlar bizim tedavi edebildiğimiz hasta gruplarını oluşturuyor. Bunlar iletim tipi dediğimiz tedavi edilebilen gruplardır. Bununla beraber deminde sözünü ettiğimiz, yaşlılarda yaşlanmaya bağlı sinirsel iletim eksikliğinde kaynaklanan işitme kayıpları çok sık görünüyor. Akustik travmaya bağlı işitme kayıpları çok sık görünüyor. Biz akustik travmayı iki bölüme ayırıyoruz: Birincisi biraz önce bahsettiğim çok kronik zaman içinde olan ve diğeri de Türkiye’de son dönemde yaşanan patlama olaylardan veya silah kullanımı sonucu oluşan durumlardan kaynaklanan işitme kayıpları gözleniyor.
Çocuklarda ise en çok karşılaşılan işitme kaybı nedeni orta-kulakta karşılaşılan seröz tip dediğimiz, sıvı birikmesi sonucu oluşan orta kulak iltihabı.
İşitme kaybı açısısın dan nelere dikkat etmeliyiz?
Mesela halk arasında kulağımı temizletsem alışkanlık yapar mı diye bir söylem var. Temizletmez iseniz bir kulağınız diğerine göre daha az duyacak. O yüzden düzenli bir şekilde kulağınızı uzmanı tarafından mikroskop altında temizletmeniz gerekiyor. İşitme kaybının nedeni sinirsel ise, ani işitme kaybı. Mesela oturduğunuz yerde kulağınız duymamaya başlayabiliyor. Maalesef, birçok işitme kaybından kendimizi koruma yolu yok. Ama akustik travma dediğimiz ve biraz önce bahsettiğimiz işitme kaybından kendimizi koruyabiliriz. Kendinizi gürültülü yerlerden uzak tutacaksınız, bilinçsiz ilaç kullanımdan kaçınacaksınız, çünkü kulağa etkisi olan toksit ilaçlar var.. Bunlar sizi kronik yaşlanmaya bağlı işitme kayıplarından sizi koruyabilir.
İnsanlar estetik kaygılar uğruna birçok burun estetiği operasyonları geçiriyorlar. Sizde estetik cerrahlarla beraber bu konuda, ki siz bahsettiğiniz üzere kendiniz de direkt bu işle uğraşıyorsunuz, bu konuda bu operasyonların burun üzerinde sağlık etkileri oluyor mu?

Öncelikle şu konuya açıklık getireyim. Fasel plastik cerrahi dediğimiz, özellikle yüz kısmını etkileyen plastik cerrahi 1960 yılından bu tarafa özellikle Amerika’da. Estetik burun ameliyatında biz genellikle büyük burunları küçültüyoruz. Küçültmek için ne yapıyoruz: kemik ve kıkırdak çatıyı daraltıyoruz. Dolayısıyla içeride de bir miktar daralma meydana geliyor. Dolayısıyla burun ameliyatlarında kemik eğriliklerinin çok iyi düzeltilmesi lazım. Buna ek olarak burun etlerinin küçültülmesi lazım ki o daralmış mesafeyi yeniden kazanalım. Aslında burnu çok güzel ama nefes alamayan burun o kadar çok görüyoruz ki etrafta bir KBB’ci olarak en büyük avantajımız fonksiyonel cerrahiye çok daha hakim olmamızdır.
Özellikle kış aylarında ve mevsim geçişlerinde çok sayıda nezle ve burun tıkanıklığı durumları ortaya çıkabiliyor. Bu doğrultuda hepimizin uygulayabileceği, tıkanıklığı veya aşırı akıntıyı gidermek için kullanılacak pratik yollar nelerdir?

Özellikle kış aylarında bulunduğumuz ortam çok kuru oluyor. Özellikle bulunduğumuz ortamı nemlendireceksiniz. Burnun özellikle 3 önemli fonksiyonu var. Bir havayı ısıtıyor, iki havayı nemlendiriyor ve üçüncü olarak havayı akciğerlere gitmeden önce partiküllerden arındırıyor. Burnun fizyolojisinin düzgün olması için burnun pasajlarının düzgün olması lazım. Havayı nemlendireceksiniz hava kuru ise üst solunum yolu hastalıklarına çok daha kolay yakalanabiliyorsunuz. Çok kalabalık ortamlarda bulunmayacaksınız.

Eğer burnumuz gece yatarken tıkalıysa burun açıcı spreyler kısa süreli kullanımlarda öneriyorum. Bu ürünler burun etlerini küçülten yöntemlerdir. Birçok alerji kaynaklı burun akıntısı, göz kaşıntısı gibi düzenli bir sorununuz varsa bu başka bir problem. Türkiye’de alerji bölümü çok spesifik bir dal haline geldi. Onun için bu tarz hastaları alerji bölümüne gönderiyorum. Orada neye karşı bir alerjisi var testlerle bu ortaya çıkarılıyor. Duruma göre hastaya bir aşı tedavisi mi yoksa ağızdan verilecek ilaçlar ile bu sorun çözülebiliyor.
Küçük yaşlardaki çocuklarda geniz ve bademcik operasyonlarına başvuruluyor. Bu tarz operasyonlara başvurulma sebepleri nelerdir?
Bunun için klasik indikasyonlarımız var. Mesela çocuk uyurken ağzından nefes alıyorsa burnunun arkasında bir tıkanıklık vardır ve bu genelde geniz eti olur. Benim ailelere önerim, çocuklarını birkaç gün takip etmeleri yönünde. Eğer çocuk uyurken ağızdan nefes alıyorsa ve ben muayenede ben geniz etini kocaman görüyorsam bu geniz etinin ilaçla tedavisi pek mümkün olmuyor. Gelişimleriyle beraber kafatasının da büyümesiyle bu sorun ortadan kalkabiliyor. Ama bu durum genelde böyle olmuyor. Bu durumda yarar ve zarar oranı çok önemli. Çocuğun ağzından nefes alması çocuğun yüz kemiklerinin gelişimini bozuyor. Bizim geniz eti yüzü dediğimiz üst çene önde alt çene arkada bir görüntü ortaya çıkıyor. Objektif olarak ben muayenede geniz eti operasyonu öngörüyorum. Artı geniz olan çocuklarda kulak tıkanıklığı ortaya çıkar. Geniz eti problemi yaşayan çocuklarda kulak içi sıvı birikmesi meydan geliyor. Böyle bir durum varsa kulaklara da müdahale ediliyor.

Bunu dışında bademcik de yarar zarar oranına bakılır. Çocuklarda bademcik alınması bağışıklık sistemini zayıflatmaz. Eğer bir çocuk bir senede beşten fazla akut bakteriyel dediğimiz ateşli bir enfeksiyon geçiriyorsa bademciklerinin alınması faydalıdır. Ama daha az sayıda mesela 2 defa bu tarz hastalıklar geçiriyorsa bu çocuğu ben takip ederim. Benim için önemli indikasyon ise bazı çocuklarda bademcikler o kadar büyür ki öpüşen bademcik dediğimiz durum oluşur. Böyle bir durum varsa hem çocuk yemek yemede zorlanır hem de nefes almakta sıkıntı çeker.

Evet, sevgili takipçilerim Ender Bey hem yetişkin bireylere hemde çocuklarımıza sağlıklı bir yaşam sürme ve kendimizi kontrol edebilme açısından yararlı bilgiler bize sundu. Bizde bu bilgileri sizlerle paylaşmaktan çok mutluyuz. Daha sağlıklı daha bakımlı ve güzel bir yaşamın sırlarına uzman görüşler le beraber bakmaya devam edeceğiz. Yeniden görüşmek üzere...